Perşembe, Şubat 11, 2010

Kasap havası

Son haftanın futbol konusu kasaplar ve marka değerine etkisi! Kasap futbolcuyla marka değeri arasında bir bağlantı kurmaya çalışanlar için yöneticilerimiz bu gizli bağlantıyı ortaya çıkardı.

"Fitbolcularımıza tekme atılıyor. Sakatlanmak suretiyle oynayamıyorlar. Marka değerimiz düşüyor."

Yerseniz tabii... Bu olsa olsa sakatlıklardan kısa vadeli avanta çıkarma çabası olur. Gelin bugün güzide yöneticilerimizin açtığı yolda geriye gidelim, futbolda kasaplık tarihini inceleyelim.

Konu kasaplıksa modern futbolda kasaplık müessesesini tesis eden büyük kasap Claudio Gentileyi anmadan geçemeyiz. Gentile, 1982 Dünya Kupasında nice Güney Amerika ve Orta Avrupa kuzularına kıymıştır. Kasap Gentile’nin vitrininde dönemin en leziz kuzuları asılıdır. Maradona, Zico, Boniek ve Littbarski aklımıza gelen ilk isimlerdir. Bizim neslin ilk dünya kupasını zehir etmiştir.

Futbolda sarı kart uygulaması tartışılırken “Centilmen kasıtlı tekme atmaz” diyen İngiliz heralde sarı, kırmızı her renk kartı en çok hakedecek oyuncunun soyadının Gentile (nazik) olacağını bilse top işini o gün bırakırdı.

Bizim ligin yakın tarihine bakarsak kasapların çeşitli kategorilere ayırabiliriz. Örneğin;

Centilmen kasap: Stumpf (GS)


Teknik kasap: Abdülkerim (FB), Popescu (GS), Luciano (FB)

Sakar kasap: Vagenhaus (FB)

Savruk kasap: Servet Çetin (FB, GS), Song (GS, TS)

Siyahi kasap: Arap İsmail (FB)

Çılgın kasap: Nezihi (FB), Yusuf (GS)

Antipatik kasap: Lugano (FB), Bülent Korkmaz (GS)

Düzgün konuşan kasap: Baki Mercimek (BJK ve çeşitli Anadolu takımları)

Bunların yanı sıra teknik direktörken kasap olmuş biri vardır ki, o en zengin kasaptır. Spor yorumcularının deyişiyle Yeniköy Kasabı Del Bosque.

Bir çırpıda saydığımız kasap adlarına daha niceleri eklenebilir. Değişmeyen tek şey ligimiz yıllardır defans oyuncularının kontrolündedir.

Yeni gelen yabancı forvet ilk on hafta ne olduğunu anlamaz. Defans oyuncusuna baskı yaparken ensesine üflese rakip yerde takla atmak suretiyle faul kazanır. Genel teamül bu yöndedir. Buna karşılık defans oyuncusu onu kucağına alıp ceza sahasından orta sahaya kadar götürür. Hakem devam der. O’da olur olmaz yerlerde takla atar, ancak beceremediğinden sarı kart görür. İbrahim Üzülmez’in kasetlerini izleyerek tekniğini geliştirmelidir.

Sonuç olarak ligimiz sert bir ligdir. Bunu kabullenip oyuna devam etmek herkesin ruh sağlığına iyi gelir. Hakemlerimizde kartları biriktirip sonra ortalamayı tutturmak için bir maç dellenip 10 sarı 3 kırmızı çıkaracaklarına, kasaplık yapanları ayıklasalar faydası olur.

Vejeteryen olmayanlar için bahar ayları kuzu sırtı şahane olur. Mahalle kasabınızdan ısrarla isteyiniz.


2 yorum:

  1. Stumpf bi kere.. sonu f ile! gerçi kendisine sorunca stömp, stönk filan diye dalga geçiyor ama :)

    YanıtlaSil
  2. adam aslında kasap değildi. Hayri Hiçler ekolü "ayı boğan" lakabını takmıştı. Strompfh diyince aklıma hep Ostrava maçı sonrası 1-0 yendiğimiz GS maçında kırmızı ardından hakemi ve Aykut'u tebrik edişi gelir.

    YanıtlaSil